Abdurrahim Reyhan hazretleri, 1930 yılında Erzincan’in Keleriç beldesinde dünyaya teşrif buyurdular.  Babası Hüseyin Efendi, annesinin adı Tubi Hatun’dur. Hüseyin Efendi, babası Şeyh Beşir Efendi hazretleri tarafından yetiştirilmiş alim bir zattır. Hanımı Tubi Hatun, Erzincan’ın Tercan ilçesinin Humlar köyünün saygın ailelerindendir.
Abdurrahim Reyhan hazretleri, Allah yolunun büyük velilerinden. Maneviyat ikliminin harman oldugu Erzincan´da dünyaya tesrif buyurdular. Altin silsilenin günümüzdeki halkasi. Fikirleri, düsünceleri tasavvuf denizine tasiyan ve bu büyük denizde yoguran, yorumlayan kisacasi insanlari Allah yoluna çagiran gönüller sultani.

Insanoglunun yaradilis gayesi Allah´a kulluk etmektir. Yasadigimiz bu dünya bizler icin bir imtihan dünyasidir. Her kulun vazifesi, sadece ve sadece Allah´in rizasini kazanmak olmalidir. Yeryüzünde Cenab-i Allah´in veli kullari coktur. Kainat var oldukca her zaman da Allah´in sevgili kullari da var olacaktir. Önemli olan Allah dostlarini arayip bulmak ve o zatlarin irsat halkasindan gecmektir.

Bugün insanoglu stres ve bunalim cemberinin icerisine düsmüstür. Hergün ülkemizin bir kösesinde ummadigimiz haberlerle sarsiliyoruz. Aileler arasi problemler, cinnet geciren insanlar, bosluga düsmüs genclik. Kisacasi insanligin gönlü koskoca bir boslukta. Tip bütün gücüyle ilerlemesine, teknolojinin hizla devlesmesine ragmen gelecekten umutsuz dünya dönüyorken bizlerin durdugu bir toplum oluveriyoruz. Insanligin acil gönül doktorlarina ihtiyaci var. Recete belli, yeter ki tedavi olmaya gercekten niyet edelim.

Her asirda oldugu gibi bu asrimizda da Allah dostlari, Mürsid-i Kamillerin varligini kabul etmeyenler bulunmaktadir. Bu insanlarin kalyleri körelmis, gönülleri mühürlenmis bilge gecinirken cehalet hastaligina yakalanmislardir. Onlar icin söylenecek pek fazla sözümüz yok. Cenab-i Allah´in onlarin kalp gözlerini acmasini dilemekten baska. Kûfeli Ebu Hasim Sûfi demislerdir ki; “Dagi igne ucu ile kökten kazimak, gurur ve kibir denen cirkin huyu gönülden atmaktan daha kolaydir.”

Gurur ve benlik hastaligina yakalanmis olanlar maalesef Reyhan hazretleri anlayamadilar. Belki biz de anlayamadik. Ama en azindan anlamaya calistik. O´nun manevi havasini bir parca olsun yakalamaya calistik. Ne kolay o kutlu kervanda yürümek. Ne kolay rüzgarla yarismak. Reyhan hazretlerinin kervani yolunu devam ederken bu kervanda yerimizi her seye rahmen almaliydik. Kacirdik kutlu yürüyüsü, yazik oldu bizlere.

Reyhan hazretleri 68 yillik ömrünü Allah yoluna adadi. Kendileri kücük bir beldenden bütün dünyaya acildi. Yüzbinlerce insani irsat halkasini katti. Il il, ilce ilce dolasti. Dar´ül Beka´ya tesrif buyurana kadar gözünün yasi hic kurumadi. Vücuduna müptela olmus hastaliklari hic umursamadi. Bir pergel misali döndü, döndü hic durmadi. O´nu anlayanlar kadar, anlamayanlar da oldu.

Efendi hazretleri, Naksibendi Tarikatinin Halidiye koluna mensuptur. Sarkin ve Garbin Mevlana´si Dede Pasa hazretlerinin irsat halkasinda yetismis ve Dede Pasa hazretlerinin halifesi olarak irsat vazifesine baslamistir. Reyhan hazretlerinin Irsat halkasi genislemis, büyümüs ülkenin her kösesinde yüz binlerce insan kendilerine talebe olmuslardir.

Tasavvuf renkli rüyalar görmek degil hakikate erme metodudur. Abdurrahim Reyhan hazretleri, sikintili bir dönemde tasavvuf denizinde yüz binlerce insani yüzdürmüstür. Kendileri bir sohbetinde buyuruyor ki “Bizim kapimiz tüm insanlara acik. Özellikle günahi oldugunu bilenler bize gelsin.” Hazret´in kapisina sarhos gelenler ayik gider, ickiye tövbe ederdi. Hircin gelenler muhlis giderdi.